1.1 DÜNYA BANKACILIĞININ GELİŞİMİ
İlk bankerler (tezgah) olarak kabul
edilen Lombardiyalı Yahudiler, bankacılık işlemlerini pazarlara koydukları bir
masa (banco) üzerinde yapmışlardır. Banka kelimesi İtalyanca “Banco” kelimesinden
gelmektedir. Yıllar geçtikçe bu kelime günümüzde “Banka” olarak adlandırılmaya
başlanmıştır. Bankerler para ticaretini yaptıkları için mübadeleyi kolaylaştırır,
ticaretin hızlanmasını sağlar. Eğer taahhütlerini yerine getiremeyip iflas
ettiklerinde ise halk banco denilen masaları kırardı.
İlk bankacılık işlemleri Sümer ve
Babil Medeniyetlerine kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Maket (tapınak)
olarak bilinen ilk banka M.Ö 3500 yılında Sümerliler tarafından kurulmuştur.
İlk bankanın Maket olmasının sebebi, mabetlerin güvenirliğinden
kaynaklanmaktadır. İlk bankacılar olarak da rahipler olduğu bilinmektedir.
Yapılan kazılar sonucu maket rahiplerinin çiftçilere hammadde ihtiyaçlarını
karşılamaları için kredi verdikleri saptanmıştır. Rahiplerin asıl amacı ödünç
vermek ve mevduat kabul etmektir. Ödünç işlemlerinin nasıl olacağı, faiz olup
olmayacağı Hammurabi Kanunlarında yer olmaktadır. Ödünç işlerinde faiz
alınmasına izin verilmekteydi. Eski Yunan, Eski Mısır ve Roma’da da banka
işlemleriyle uğraşan kurumlar vardı. Eski Mısırda yasaların daha sert olmasına
rağmen, Eski Yunan yasalarında faize yasak getirilmemiştir.
Bankacılığın gelişmesi açısından o
dönemin en önemli olaylarından birisi de bonoya çok benzeyen “Cambiale” mektubu
ortaya çıkmıştır. Cambaiale mektubunda amaç bir kentten başka bir kente para
gönderilmesinde veya tacirin başka bir kentte ticaret yapmasındaki güvensizliği
kırmaktır. Örneğin bir tacir başka bir kentte ticaret yapmak istesin. Tacir
kendi ülkesindeki para değişimiyle uğraşan Cambsor’a parayı verir. Cambsor da
Cambialeyi yazıp tacire verir. Cambiale mektubunda verilen paranın güvenli bir
şekilde ödeneceği taahhüt edilir. Böylelikle yapılmak istenilen işler daha
sağlıklı bir şekilde yapılır.
15. yüzyıla gelindiğinde 1453
İstanbul’un fethi ile İtalya’ya doğru bir göç başlamıştır. Bu göç sonucunda
uygarlık Batı’ya doğru kaymaktadır. Rönesans ile sanat ve fikir, Reform ile
dinsel alanda önemli değişiklikler olmuştur. Bu sayede faize olan düşünceler ve
yasaklar değişmiştir. Faiz artık yasal bir hale gelmeye başlamıştır.
Yine bu dönemde İspanyolların Güney
Amerika’dan getirdikleri altınlarla çok çeşit sikke basması, Avrupa’daki
paranın çeşitliliğinin ve ayarının bozuk olması büyük sorunlara yol açmıştır.
Bu sorun ticaretin yoğun olduğu kentleri yakından ilgilendirmekteydi. O
kentlerden en önemlisi Amsterdamdı. Bu yüzden 1609’da Amsterdam Bankası
kurulmuştur. Bu banka modern anlamda kurulan ilk bankadır. Ardından 1637’ de
Venedik Bankası kurulmuştur. Venedik Bankasının kurulmasıyla çek ve banknot
kullanımına yol açan Contadi di Bankası
sistemi geliştirilmiştir.
İngiltere’ye gelecek olursak, 1640
yılında İngiltere kralı Londra Kulesinde saklanan tüccarların altınlarına el
koymuştur ve bu da güvensizlik ortamı yaratmıştır. Tüccarlar da altınlarını
“goldsmith” diye adlandırılan tüccarlara sertifika karşılığı vermeye başlamışlardır.
Bir süre sonra Goldsmithler biriken altınların karşılığında “goldsmith notes
denilen senetler vermeye başlamışlardır. Bu senetler piyasada alışverişlerde
dolaşır duruma gelmiştir. İngiltere yine bu dönemde Fransa ile savaşa
düşmesinden dolayı para sıkıntısı çekmeye başlamıştır. Bu yüzden artık bir
devlet bankası kurulması gerektiğini düşünmüşlerdir. 1694 yılında İngiltere
bankası kurulmuştur.
18’nci yüzyıla ulaşıldığında
bankalar bütün Avrupa’ya yayılmıştır. 18’nci yüzyıl ile 20’nci yüzyıl arası
Avrupa ülkelerinin köklü bankaları kurup geliştirdikleri, merkez bankacılığına
geçtikleri ve bankaya ilişkin hukuki düzenlemeleri yaptıkları dönemdir. İngiltere’de
herhangi bir imtiyaza sahip olmadan “Bank of England” 1829’a kadar hazine
yararına banknot ihracı ile yetkilendirilmiştir. 1844 “Bank Act” bu imtiyazı o
tarihe kadar ihraç yetkisini kullanan bankaların tekeline vermiştir. Fransa’da
“Banque de France” 1848’de imtiyaza sahip olmuştur. ABD’de uzun süre serbest
olan banknot çıkarma yetkisi 1863’de “National Bank Act” ile düzenlenmiştir.
Sovyet Rusya’da ise 1921’de kurulan “Gosbank”, hem sürüm yetkisine sahip ve hem
de kısa vadeli kredi veren tek kuruluştur.
1.2 TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ
1.2.1
OSMANLI DÖNEMİ
Osmanlı Devletinde, Avrupa’da
yaşanan gelişmeler ve sanayileşme hareketleri yaşanmadığı için benzer şekilde o
dönemlerde bankacılık sektöründe de bir şey yaşanmamıştır. Tanzimat Dönemi
gelinceye kadar bankaya rastlanmamıştır. Tanzimat Dönemine kadar bankacılığın
gelişmemesinin iki sebebi vardır:
∙
Türklerin genellikle askerlik ve yöneticilik gibi işlerle uğraşmaları ve
sarraflık, tüccarlık gibi işleri Türk ve Müslüman olmayan kişilere bırakmaları
∙Biraz
öncede belirttiğim gibi diğer sebep ise Osmanlı Devletinin Batıda olan
gelişmeleri ve sanayileşmeyi takip edememesinden kaynaklıdır.
Osmanlı
Devletinde ilk kağıt para 1840 yılında Kaime adı verilen paradır. Kaime adı
verilen kağıt para bütçe açıklarının finanse edilmesi için çıkarılmıştır.
Osmanlı Devleti sürekli dış açık verdiği için Kaimeler çok fazla sayıda
artırılmıştır. Bu yüzden de paranın değeri yabancı para karşısında sürekli
düşüşe geçmiştir. Dış açıkların kapatılması zorlaşmaya başlamıştır. Böyle
olmaya başlayınca Galata bankerlerinin önde gelenlerinden iki tanesi hükümetle
de anlaşarak 1847’de İstanbul Bankasını kurmuşlardır.
Cumhuriyet
öncesi dönemde bankalar yabancı şirketleri finanse etmek için yabancı
sermayeler tarafından kurulmuştur. İstanbul Bankasının faaliyet alanının
sınırlı olması, ödeme işlemlerini tehlikeye düşürecek hareketlerde bulunması ve
spekülasyon yapmasından dolayı kapatılmıştır. Daha sonra 1856 yılında Osmanlı
Bankası kurulmuştur. Şube açarak faaliyet gösteren en önemli bankadır. İngiliz
ve Fransız sermayesiyle kurulmuştur. Osmanlı Bankasının kurulmasının en önemli
etkenlerinden biri 1856 Paris Barış Antlaşmasının Osmanlı İmparatorluğu’nun dış
borç alma olanaklarının artırmasıdır. Osmanlı Bankasının diğer yabancı
bankalardan farkı İngiliz, Fransız ortaklığının yeniden örgütlenerek devlet
bankası şeklini almasıdır.
Osmanlı
Bankasının görevleri:
∙
30 yıllık bir süre için banknot basma ayrıcalığı ve tekeli verilmiştir.
∙
Devlet gelirlerini tahsil etmek
∙
Hazine ödemelerini yerine getirip bonolarını iskonto etmek
∙
İç ve dış borçlara ilişkin faiz ve anapara ödemelerini yapmak gibi görevler
üstlenmiştir.
1863 yılına gelindiğinde çiftçilere
tarımsal kredi vermek için Memleket Sandıkları kurulmuştur. Memleket
sandıklarının sermayesi önceleri imece usulüyle sağlanırken daha sonra
çiftçilerin sandığa buğday vermesiyle sağlanmıştır. Zamanla sermayenin
toplanmasında yaşanan sıkıntılardan ve yolsuzluk iddialarından dolayı yeniden
düzenlenerek Menafi Sandıkları adını almıştır. Bir süre sonra burada da yaşanan
sıkıntılardan dolayı kapatılmıştır. Artık tarımsal krediler devlet denetimine
tabii olması zorunlu hale gelmiştir. Bu sayede 1888 yılında Ziraat Bankası ilk
devlet bankası olarak kurulmuştur. 1868 yılında kurulan İstanbul Emniyet
Sandığı da 1907 yılında Ziraat Bankasına bağlanmıştır.
Sonuç olarak Osmanlı Döneminde daha
çok yabancı sermayeli bankalar kurulmuştur. 1908 yılından 1923 yılına kadar
geçen sürede 24 tane ulusal banka kurulmuş ve bunların 14 tanesi Cumhuriyet
döneminde faaliyet gösterebilmiştir.
1.2.2
CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRK BANKACILIĞI
Cumhuriyet öncesi dönemde bankacılık
daha çok yabancı sermayesinin hakimiyetindeydi. Kurtuluş Savaşından sonra yabancıların
hakimiyetinden çıkılmasının gerekli olduğu ve daha çok devletin bankacılık
sektörüne el atmasının gerekli olduğu, İzmir İktisat Kongresinde görüşülmüştür.
Cumhuriyet Döneminde bankacılık
sektörü altı dönemde ele alınmıştır.
1.2.2.1
ULUSAL BANKALAR DÖNEMİ (1923-1932)
1923 yılına gelindiğinde 22 tanesi
ulusal 13 tanesi de yabancı olmak üzere toplam 35 banka faaliyet
göstermektedir. Bu bankaların 139 tane şubeleri bulunmaktadır.
İzmir İktisat Kongresinde, ekonomik
açıdan gelişmek için ulusal bankacılığın gelişmesi gerektiği vurgulanmış. Fakat
o dönemin şartlarından dolayı ve özel kesimin banka kuracak kadar sermayesinin
olmamasından dolayı devlet katkısının büyük ölçüde olması gerekmekteydi.
Kongreye katılan tüccarlar ticaret bankası kurulması gerektiğini savundular.
1924 yılında Türkiye’nin ilk özel bankası olan İş Bankası kurulmuştur. Kongreye
katılın bir diğer grup da sanayicilerdi. Onların katkılarıyla da 1925 yılında
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Ayrıca tek şubeli yerel
bankalarda artış olmuştur. Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası ülkemizde kurulan
ilk kalkınma bankasıdır. Banka 1932 yılında Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası
adını almıştır. 1933 yılında ise Sümerbank’a devredilmiştir. Konut Kredileri
vermek için 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası kurulmuştur. Bu banka daha
sonra Emlak ve Kredi Bankası adını almıştır.
Cumhuriyet Döneminin en önemli
gelişmelerinden biri de 1930 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın
kurulması olmuştur. Aslında Merkez Bankası yasa tasarı hazırlanmış ve 11
Haziran 1930’da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir. 30
Haziran 1930’da Resmi Gazetede
yayımlanmıştır. Merkez Bankası 3 Ekim
1931 yılında da faaliyetlerine başlamıştır.
Merkez
Bankasının görevleri:
∙
Para kur ve politikalarını
düzenlemek
∙ Banknot dolaşımını sağlamak
∙ Para basmak
∙ Fiyat istikrarını sağlamak
∙ Para ve
döviz piyasaları ile ilgili düzenleyici tedbirleri almak
∙ Altın ve döviz rezervlerini saklamak ve yönetmek
∙ Ödeme sistemlerinin
sağlıklı, güvenli, risksiz ve süratli çalışmasını sağlamak
∙ Bankalara ödünç vermek
∙ Hazinenin yabancı para iç
ve dış borç servisini gerçekleştirmek için gerekli döviz likiditesini
bulundurmak
1.2.2.2 ÖZEL
AMAÇLI DEVLET BANKALARININ KURULDUĞU DÖNEM
(1933-1944)
Cumhuriyetin ilk 10 yılında özel kesimin özendirilmesine
yönelik çabalar sanayileşme stratejisi ve sermaye yetersizliğinden dolayı pek
sonuç vermemiştir.
1929 yılında yaşanan ekonomik buhrandan devletin
ekonomiye müdahalesi başlamıştır. Devletin ekonomiye müdahalesi Türkiye’de de
benimsenmiştir. Devam eden süreçte daha çok devlet bankaları kurulmaya
başlamıştır.
İktisadi devletçilik sistemi bankacılığı önemli ölçüde
etkilemiştir. Bu dönemde kurulan bankalar ve işlevlerini sıralamak mümkündür.
1933 yılında kurulan Sümerbank’ın en önemli işlevi, sınai
kalkınmayı desteklemek için sınai tesisler kurulmasını sağlamaktır.
1933 yılında kurulan Belediyeler Bankası’nın (İller
Bankası) en önemli işlevi, şehir ve kasabalarda su, elektrik, kanalizasyon gibi
altyapı hizmetlerini sağlamak ve imar planlarını hazırlamak için belediyeler
tarafından gerekli kredi ve imkanları sağlamaktır.
1935 yılında kurulan Etibank’ın en önemli işlevi, maden
yataklarını ve enerji kaynaklarını işletmek için gerekli işletmeleri kurmak,
yönetmek ve finansmanını sağlamaktır.
1937 yılında kurulan Denizbank’ın en önemli işlevi, deniz
yolları işletmelerini kurmak ve finansman sağlamaktır.
1938 yılında kurulan Halk Bankası’nın en önemli işlevi,
küçük esnafa ve zanaatkarlara kredi vermektir.
ÖZEL BANKALARIN
GELİŞTİĞİ DÖNEM (1945-1959)
İkinci Dünya Savaşı yüzünden ülke içinde ve ülke dışında ekonomi
açısından değişiklikler olmuş ve yeni iktisadi stratejilerin arayışına
girilmiştir. Yatırımların, milli gelirin, işletmelerin ve nüfusun hızla
artmasından dolayı sermaye ve kredi ihtiyacı artmıştır. Bu gelişmeler sonucunda
devlet bankacılığından çok özel bankacılık gelişmeye başlamıştır. Ulusal ve tek
şubeli bankalar tasfiye kararı alırken özel bankalar ve şube sayıları
artmıştır.
1944’te Yapı ve Kredi Bankası, 1946’da Garanti Bankası,
1948’de Akbank, 1950’de Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, 1955’te Pamukbank bu
dönemde kurulan bankalardır. Bu dönemde üçü özel kanunlarla olmak üzere 30 yeni
banka kurulmuştur.
Dönemin en önemli gelişmelerinde biri de 1958 yılında
Türkiye Bankalar Birliği kurulmuştur ve devlet bankaları kredi alanında tümüyle
serbest bırakılmıştır.
1.2.2.4 PLANLI
DÖNEM (1960-1980)
Bu dönemde bankacılık büyük ölçüde devlet kontrolü ve
etkisi altında kalmıştır. Yeni banka kurulmasına pek izin verilmemiştir. Böyle
bir şey yapılmasının sebebi; sınırlı olan kaynakların belirli bir yöne ve
sınırlı rekabet koşullarında akmasını sağlamaktı. Ticaret bankaları holding
bankacılığına dönüşmüştür. Holding bankacılığı sanayi ve ticaretle uğraşanların
bankaların sermayesinin önemli bir bölümüne sahip olması şeklinde
açıklanabilir. Bu dönemde faaliyet gösteren özel bankalar daha çok mevduat
toplamak için şube bankacılığını tercih etmişlerdir. Maliyetlerin düşürülmesi
için de küçük bankalar birleştirilmeye çalışılmıştır. 1960’larda kurulan küçük
bankaların çoğu da tasfiyesi gerçekleşmiştir.
5’i kalkınma 2’si ticaret olmak üzere 7 banka
kurulmuştur. Kalkınma bankaları; 1962’de T.C Turizm Bankası, 1963’de Sınai
Yatırım ve Kredi Bankası, 1964’de Devlet Yatırım Bankası, 1968’de Türkiye Maden
Bankası ve 1976’da kurulan Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankasıdır. Ticaret
Bankaları ise 1964’de Amerikan-Türk Dış Ticaret Bankası ve 1977’de kurulan
Arap-Türk Bankasıdır.
1.2.2.5 SERBESTLEŞME
VE DIŞA AÇILMA DÖNEMİ (1981-2001)
1970’li yılların sonunda ekonomide çeşitli sorunlardan
dolayı ve sanayinin döviz gereksinimini karşılayamamasından dolayı yeni bir
sanayi stratejisinin izlenmesi zorunlu hale gelmiştir. 24 Ocak 1980 Kararları
ile ihracata yönelik stratejiler geliştirilmiştir.
Bu dönemde bankacılık alanında ortaya çıkan gelişmeleri
kısaca özetleyebiliriz;
a)
Faiz oranları serbest bırakılmış, mevduat ve kredi faizleri
hızla yükselmiştir.
b)
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 1986 yılında faaliyete
geçmiştir.
c)
Bu dönemde artan rekabet koşullarından dolayı bilgisayar
sistemleri ve diğer teknolojik yeniliklerden yararlanılmasına önem verilmiştir.
Personel eğitimine önem verilmesiyle de verimlilik artırılmıştır.
d)
Bankalar müşterilere tüketici kredileri, kredi kartları, döviz
tevdiat hesabı, leasing, factoring, forfaiting gibi yeni ürünler ve hizmetler
vermeye başlamıştır.
e)
1985 yılında Bankalar Kanunu yürürlüğe girmiştir. Amaç
bankacılık sektöründe uluslararası denetim ve gözetimi sağlamaktır.
f)
1987 yılında Merkez Bankası açık piyasa işlemleri yapmaya
başlamıştır.
1989 yılına gelindiğinde özellikle kamu sektörü finansman
açıkları ciddi ölçüde artmaya başlamıştır. Yüksek faiz ve yüksek enflasyonla
karşı karşıya kalınmıştır. Bu dönemde uygulanan yanlış politikalar durumu iyice
kötüye sürüklemiştir. 1994 krizinden sonra faiz oranları çok yükselmiştir. 3
ticari bankanın iflas etmesinden dolayı faaliyetleri son bulmuştur. Bankacılık
sektörü ciddi gerileme kaydetmiştir. Fakat daha sonra mevduat ve faize devlet
garantisi verilmesi kararlaştırılmıştır.
2000 yılında sonra işler bankacılık anlamında biraz daha
yolunda gitmeye başlamıştır. 31 Ağustos 2000 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu fiilen çalışmaya başlamıştır.
2000 yılında bankaların kredi verme oranı gittikçe
artmıştır. Krediler içinde özellikle tüketici kredilerin oranı çok fazladır.
Fakat Kasım 2000 yılındaki ve daha sonra Şubat ayındaki krizlerden dolayı
sektörün mali yapısı bozulmuştur. Demirbank, Etibank, Bank Kapital’in yönetimi
fona devredilmiştir. Kıbrıs Kredi Bankası ve Park Yatırım Bankası
faaliyetlerini durdurmuştur.
1.2.2.6 YENİDEN
YAPILANDIRMA DÖNEMİ VE GÜNÜMÜZDE TÜRK BANKACILIĞI
(2002 VE SONRASI)
Yaşanan krizden sonra Nisan 2001’e gelindiğinde “Güçlü
Ekonomiye Geçiş Programı” uygulanmaya başlanmıştır. Bu programın temel amaçları
şöyledir:
a)
Ekonominin dış olaylara karşı direncinin artırılması
b)
Enflasyonun düşürülmesi
c)
Kamu borçlarının azaltılması
d)
Mali disiplinin sağlanması
e)
Bankacılık sektörünün geliştirilmesi
f)
Gelirler politikasın enflasyona uyumlu bir şekilde
yürütülmesi
2001 krizinden sonra
bankalar zamanla toparlanmaya başlamışlardır. Buna ayak uyduramayan bankalar da
ya birleşmişlerdir ya da TMSF’ye alınmışlardır. 2001 yılında 61 olan banka
sayısı 2004’te 48’e düşürülmüştür. 1999-2003 yılları arasında 20 banka TMSF’ye
devredilmiş, 8 bankanın faaliyetine son verilmiş ve 11 banka birleşme kararı
almıştır.
Bu gelişmelerden sonra BDDK
“Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programını” uygulamaya koymuştur.
Buradaki amaç kamu bankalarının finansal ve operasyonel açıdan yeniden
yapılandırılması, krizden olumsuz etkilenen özel bankaların tekrar eski
düzenlerine dönmesinin sağlanması, TMSF bünyesindeki bankalara acilen bir çözüm
yolu bulunmasıdır.
2002 sonrasında ülke
ekonomisinde hızla bir büyüme gözlemlenmiştir. Fakat 2008 yılına gelindiğinde
ekonomi daralmaya başlamıştır. Bütçe açığı ortaya çıkmıştır, kamu ve özel
sektörde sıkıntılar meydana gelmeye başlamıştır, enflasyon ve faizde
dalgalanmalar meydana gelmeye başlamıştır. Krizden dolayı GSYİH ‘da yıldan yıla
önemli düşüşler meydana gelmiştir. Daha sonra 2009 yılına gelindiğinde çeşitli
kararlar alınmıştır. Kamu kesimi ekonomiye müdahale etmiştir. Para ve maliye politikaları
uygulamıştır. Merkez bankası da faiz oranlarını düşürmüştür. Finansal kurumlara
likidite desteği sağlanmıştır. Bu çabalar sayesinde bankacılık sektörü de hızlı
bir toparlanma sürecine girmiştir.
Tablo:1.Türk
Bankacılık Sektöründe 2000 Sonrası Yeniden Yapılandırma Sürecinde Banka
Birleşmeleri (2001)
Hedef
Banka |
Açıklama |
Tarih |
Egebank, Yaşarbank
Yurtbank, Bank Kapital |
Sümerbank ile
birleştirilmiştir. |
Ocak 2001 |
Ulusal Bank |
Sümerbank ile
birleştirilmiştir. |
Nisan 2001 |
Esbank ve İnterbank |
Etibank ile
birleştirilmiştir. |
Haziran 2001 |
Bank Ekspres |
Tefken Grubu’na
satılmıştır. |
Haziran 2001 |
Demirbank |
HSCB Bank Plc.
Tarafından satın alınmıştır. |
Eylül 2001 |
Emlak Bankası |
T.C. Ziraat Bankası’na
devredilmiştir. |
Temmuz 2001 |
Birleşik Türk Körfez
Bank |
Osmanlı Bankası
tarafından devralınmıştır. |
Ağustos 2001 |
Sümerbank |
Oyak Bank tarafından
satın alınmıştır. |
Ekim 2001 |
Garanti Bankası ve
Osmanlı Bankası |
Garanti Bankası adı
altında birleştirilmiştir. |
Ekim 2001 |
Morgan Guaranty ve
Chase Manhattan |
JP. Morgan Chase Bank
adı altında birleştirilmiştir. |
Kasım 2001 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder